3’ü Bilim Kurulu üyesi 4 profesör, aşı almak istemeyen şahısların gerekçelerini anlattı. Uzmanlar, aşı edinmek istemeyen yurttaşların entrika teorilerinin etkisi altında kaldığını belirtiyor.
Koronavirüs salgınında yeni bir pike içten çabucak gidilirken uzmanlar vaka sayılarının daha da artı artacağını belirtiyor. Olgu sayılarının bir ayda az kalsın üçe katlandığını bildiren uzmanlar, aşılamanın önemine aksan yapıyor.
Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca’nın hemen şimdi ilk doz aşısını olmamış 22 milyonu aşkın birey olduğunu söylemesinin gerisinde akıllarda olan, “Bu kişiler neden aşı almak istemiyor” sorusu ise yerini korumaya devam ediyor.
3’ü Bilim Kurulu üyesi 4 profesör, aşı olmak istemeyen şahısların gerekçelerini anlattı.
Hürriyet’ten Meltem Özgenç’in haberine kadar; Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Kultufan Turan, “Ülkede aşı karşıtı olan pek çok insan var. Bilimsel bir dayanakları değil ama konuşup toplumu sıkıntıya sokuyor ve şüpheye düşürüyorlar. Aşı ile korunmanın çok manâlı olduğunu yoğun bakım ihtiyacının azalmasından anlayabiliyoruz. Ancak bireysel önlemleri bırakırsak, bu pandemi sürecinden kurtulmamız mümkün olmayacak” dedi.
“RANT İÇİN KAFA KARIŞTIRIYORLAR”
Ankara Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, şu ifadeleri kullandı:
“Bu konuyu iki farklı başlıkta analiz etmek gerekli. Aşı karşıtlığının propagandasını yapanlar ve aşı karşıtı olmayan fakat bunlardan etkilenip kafası karışıp kesin olmayan olanlar. Aşı karşıtı olanlar ‘COVID-19 diye bir rahatsızlık değil’ diyorlar. ‘RNA virüsüne aleyhinde aşı olamaz’ tezini savunuyorlar. Aşının etkisiz olduğunu söylüyorlar. ‘Aşının fazla artı komplikasyonu var’ diyorlar. Bu insanların sayısı az fakat bu az sayıdaki kişiler içinde maalesef doktorlar da var. İlk önce burayı çözümlememiz gerekiyor. Bu 100-150 kadar kişi niye aşı karşıtı kampanyalar yapıyorlar? 23 milyon bunlardan niye etkileniyor? Bu işi çözmek istiyorsak ilk önce gayrı bilimsel, gayrı kanuni, gayrı ahlaki ırk sağlığına zarar verenlerin, bundan ne çıkarları olduğunu net olarak ortaya koymak lüzumlu. Birçok rant, popülaritesini arttırmak, tip profilini genişletmek ya da hap dışı maddelerin pazarlanmasını gerçekleştirmek için aşı karşıtlığı yapıyor. Bunlar kendi rantları için halkın kafasını karıştırıyorlar.”
“ENTRIKA TEORİLERİNİN ETKİSİ ALTINDA KALIYORLAR”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın da şunları söyledi:
“Bu kişiler danışıklı dövüş teorilerinin etkisi altında kalıyorlar. Değil aşı kısırlık yapıyor, çip takıyorlar, yabancı ajanlar devrede, aşı olanların beyninde hasar oluyor, kalp hastalığına niçin oluyor gibi say say bitmeyen bilimsellikten uzak tevatürlere güvenmek istiyorlar. Bu hastalıkla mücadele etmenin en kayda değer yolu aşı olmak. Tedirgin günlere dönmemek için maske, mesafe, hijyen ve aşı kurallarını uygulamalıyız. Uygulamalıyız oysa virüs bulaşacak yer bulamasın ve kaybolsun. Ama olgu sayıları şipşak artıyor. Bu da tedbirlerin yeterince uygulanmadığını gösteriyor. Kurban bayramının etkisini de henüz görmedik.”
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Kısa Ve Öz:
“Aşı elde etmek istemeyenleri iki kategoride koyulmak gerekli. Bunların bir kısmı aşı karşıtlığı denilen bir kategori. Burada bir güvensizlik laf konusu. Aşı ile hasar görebileceklerini düşünüyorlar. Kanıta, bilgiye dayanmaksızın entrika teorilerine dayanıyorlar. Bu bizde fazla fazla değil. Türkiye’de diğer aşılara bakacak olursak aşılanma oranı fazla yüksek. COVID-19 aşısının düşük oranda olmasının nedeni tereddütlerin olması. Örneğin hangi aşıyı olsam, Türk aşısı çıkınca onu mu olsam, alerjim var dokunur mu, gibi sorular var insanların kafasında. Bu da bazı şahısların aşıya mesafeli olmasına niçin oluyor. Bu tereddütlerin bundan böyle ortadan kalkması lazım. Çünkü dünya nüfusunun yüzde 30’u aşılanmış durumda. Burada yapılması gereken bilgilendirme ve aşının etkinliği ile ilgili verilerin paylaşılması. Bir diğer grup da kendilerini güvende hissedenler. ‘Ben topluma karışmıyorum, bana bir şey olmaz ya da gencim hasta olsam da yenebilirim’ diye düşünenler var. İhmalkar olanlar da bulunuyor. Aşı almak istiyor lakin fırsat bulup bir türlü aşılamaya gitmeyenler var. İkinci doz aşısını olmayanların bu kişilerden oluştuğunu düşünüyorum. Eğitim ve sosyal durum da etkin tabii ancak. Hala dünyanın düz olduğuna inanan bir kesim var sonuçta. Her bir kategoriye girişim ayrı olmalı.”
***
İŞTE EN YAYGIN 10 BAHANE
– COVID-19’a inanmıyorlar.
– Aşının etkisiz olduğunu düşünüyorlar.
– Bağlı etkilerden korkuyorlar.
– Aşıyla çip takıldığını düşünüyorlar.
– Aşının kısırlık yaptığına inanıyorlar.
– Tanıdık Olmayan ajanların devrede olduğunu söyleyen var.
– Türk aşısını bekliyorlar.
– Alerji yapabilir diye korkuyorlar.
– İhmalkar olanlar var.
– “Bana bir şey olmaz” diyorlar.