Mide veya duodenumda (ince bağırsağın ilk kısmı) ülser oluşumunu içeren peptik ülser hastalığı (PUD) ve gastrointestinal cerrahinin önde gelen nedenidir. PUD sindirim sisteminizi etkilediğinden, günlük olarak yediğiniz şeylerin ülser hastalığının gelişimini etkilemesi mantıklıdır. Bununla birlikte, birçok insanın diyetin ülsere neden olduğuna inandığı bileşenler ile PUD gelişimi arasındaki doğrudan ilişkiler şaşırtıcı derecede sınırlı ve tutarsızdır. Büyük gözlemsel çalışmalar, alkol, kafein veya baharatlı yiyeceklerin alımı ile ülser oluşumu arasında doğrudan bir bağlantı kurmamıştır. Bu, alkol ve kafeinin mide asidi salgısını uyardığı ve bunun da ülser semptomlarını daha da kötüleştirdiği ve ülser iyileşmesini engellediği bilinmesine rağmen doğrudur. Son birkaç on yılda yapılan araştırmalar, peptik ülserlerin %80-90’ının aslında Helicobacter pylori (H. pylori) adlı bir bakteriden kaynaklandığını bulmuştur. Bu nedenle, özellikle ülser iyileşmesi açısından diyet bir rol oynayabilirken, H. pylori enfeksiyonu PUD’nin birincil nedenidir. Pek çok insanın hala PUD’ye karşı koruduğuna ve hatta tedavisine yardımcı olduğuna inandığı süt, asit salgısında bir artışa neden olarak ve ülser semptomlarını maskeleyerek şiddetini artırabilir. Maskeli semptomlar, hastalığın tedavi edilmeden ilerlemesine izin verir.
Öte yandan, yoğurt ve peynir de dahil olmak üzere fermente süt ürünleri, muhtemelen antimikrobiyal özelliklerinden dolayı PUD’de bir azalma ile ilişkilendirilmiştir. Araştırmalar, Lactobacillus ve Bifidobacterium bifidum dahil olmak üzere probiyotik suşların H. pylori’nin büyümesini engellediğini göstermektedir. Bu probiyotik suşların, H. pylori enfeksiyonu tedavisinin etkinliğini iyileştirdiği de gösterilmiştir. Geçmişte, PUD hastaları için lif tüketimi önerilmezdi. Mevcut araştırmalar, çözünür lifin aslında koruyucu bir rol oynayabileceğini düşündürmektedir. Büyük bir prospektif çalışmada, en yüksek çözünür lif, özellikle fasulye, soya peyniri, fıstık ezmesi ve fındık dahil baklagillerden lif alımına sahip olanlar, en az miktarda çözünür lif tüketenlere kıyasla %50 daha düşük duodenum ülseri insidansına sahipti. . Bitkisel lif ve A vitamini alımının da koruyucu bir etki gösterdiği görülmektedir. Tersine, daha yüksek rafine tahıl (lif içeriği düşük) ve rafine şeker alımı, daha yüksek duodenal ülser hastalığı riski ile ilişkilendirilmiştir. Çok sayıda hastalık riskini azaltmada rol oynayan bitki bazlı besinler olan polifenollerin de ülser önlemede önemli bir rol oynadığı görülmektedir.
Hayvan çalışmaları, birkaç farklı polifenolün, bağırsak koruyucu mukus oluşumunu artırarak PUD’yi önlemeye yardımcı olduğunu göstermiştir; asit salgısını azaltmak; H. pylori’nin büyümesinin engellenmesi; ve bağırsak astarını korumaya yardımcı olan güçlü antioksidanlar olarak hareket eder.
Kaynak : https://mgesimoremi.blogspot.com/2020/04/does-diet-play-role-in-peptic-ulcer.html